

Bültene Abone Ol
Bağlantılar
İletişim Bilgileri
- Mimar Sinan Mah. 1359 Sk No:7 K:2 D:3 Konak/ İzmir
- 0553 793 21 20
- 0534 577 82 62
- info@kznhukuk.com
Copyright 2024 Tüm Hakları Saklıdır
Ceza Muhakemesi Kanununun 100. maddesine göre Tutuklama;
"Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez."
Soruşturma aşamasında şüpheli hakkında cumhuriyet savcısının talebi üzerine Sulh Ceza Hakimi tarafından şüphelinin tutuklanmasına karar verilebilir.
Kovuşturma aşamasında ise sanık hakkında tutuklama kararı verecek olan ceza yargılamasının yapıldığı ceza mahkemesidir.
Her iki halde de tutuklama kararı verilebilmesi için şüphelinin suçu işlediğine dair somut delillerin bulunması ve tutuklamaya ilişkin nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Şüpheli veya sanığın kaçması veya kaçmasına yönelik somut olguların olması ve şüpheli veya sanığın delilleri karartacağına yönelik şüphe olması halinde tutuklama nedeni var kabul edilir. Bunların dışında soruşturma veya kovuşturma CMK'da sayılı olan katalog suçlara yönelik ise tutuklama nedeni var kabul edilir.
Tutuklama nedeni olarak kabul edilen şartlar tutukluluğun devamı için de geçerlidir. Zira bir şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verildiğinde tutukluluk devamında belirli sürelerde tutukluluğu gözden geçirilir. Başlangıçta tutuklama kararına sebep olan unsurlar ortadan kalkmış ise tutukluluğun devamına karar verilemez.
Tutuklama kararının amacı delillerin korunmasını sağlamak ve şüpheli veya sanığın kaçmasını önlemektir. Bu bakımdan tutuklama tedbirinden daha hafif bir adli kontrol tedbirinin uygulanması da bu amaçları gerçekleştiriyor ise tutuklama kararı verilemez.
Tutukluluğun en önemli unsuru tutuklamanın orantılı olmasıdır. Zira tutukluluk kişi özgürlüğünü kısıtlayan bir güvenlik tedbiridir. Ceza Hukuku sistemimizdeki en önemli unsurlardan biri olan masumiyet karinesine zıtlık teşkil eder. Çünkü bir kişi hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararı olana dek o kişi masumdur. Ancak soruşturma ve kovuşturma aşamasında uygulanan tutuklama masumiyet karinesine zıtlık teşkil ettiğinden kişi hakkında masumiyetine zarar vermemek için bu tedbirin orantılı olması şarttır.
Ağır ceza mahkemesinin görev alanına girmeyen işler bakımından tutukluluk süresi 1 yılı, ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren işler bakımından tutukluluk süresi 2 yılı geçemez. Bu sürelerin zorunlu haller gerekçe gösterilerek uzatılma ihtimali vardır. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına girmeyen işlerde 6 ay, ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren işlerde 3 yıl uzatılabilir. Uzatma kararları cumhuriyet savcısının, şüpheli veya sanığın ve müdafinin görüşleri alındıktan sonra verilir.
Tutukluluk süreleri şüpheli veya sanığın yaşına göre de değişiklik göstermektedir. Fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımında ise dörtte üç oranında uygulama alanı bulmaktadır. Burada mühim olan sanık veya şüphelinin tutuklama tarihi veya tutukluluğun gözden geçirilmesi sırasında yaşı değil, fiilin işlendiği sıradaki yaşı önem taşımaktadır.
Tutuklama şahsa özgü bir güvenlik tedbiri iken tutuklama kararına itiraz tutuklanan şahıs dışındaki kişiler tarafından da yapılabilmektedir.
Tutuklama kararının verilmesinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde tutuklama kararını veren mahkemeye yapılabilir. Tutuklama kararını veren mahkeme itiraz dilekçesini inceledikten sonra tutukluluğun devam etmesi kanaatinde ise itirazı incelemeye yetkili bir üst merciye dilekçeyi gönderir. Ancak tutuklama kararını veren mahkeme itiraz dilekçesinde yazılı sebepler ile tutukluluğun sona ermesine kanaat oluşturur ise ilgili merciye dilekçeyi göndermeden tutukluluğun sona ermesine, itirazın kabul edilmesine yönelik kararı verebilir.
Tutukluluk kararına itirazı pek tabii şüpheli veya sanık ve müdafi yapabilir. Bunun dışında şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi (anne, baba, vasi veyahut başka bir yasal temsilci) ve tutuklunun eşi de tutuklama kararına itiraz edebilmektedir.
Tutuklama tedbirine başvurulamayacak haller tutuklama yasağı olarak da ifade edilmektedir.
Tutuklama tedbiri, kovuşturma neticesinde şahsın alacağı üst sınır cezadan daha uzun süre uygulanamaz. Burada yine ölçülülük unsurunun üzerinde durulmalıdır. Şahıs kendisine isnat edilen suç bakımından en ağır cezayı almış olsa dahi tutuklulukta geçirdiği süre mahsup edileceğinden ve bu nedenle tutuklulukta geçen süre şahsın alacağı en yüksek cezadan daha ağır olamaz.
Yine ölçülülük ile alakalı "işin önemi" üzerinde de durmak gerekmektedir. İsnat edilen suçun niteliğine göre şahsın özgürlüğünü kısıtlayıcı bir güvenlik tedbirinin daha ağır bir yaptırım olması dikkate alınarak şahıs hakkında tutukluluk kararı verilmemelidir.
Sadece adli para cezasını gerektiren suçlar bakımından tutuklama kararı verilemez. Yukarıda bahsi geçen şahsın isnat edilen suç bakımından en ağır cezayı alması halinde bile 1 gün dahi ceza evinde kalmayacak ise bu şahıs hakkında tutuklama kararı verilemez.
Hapis cezasının üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez. Zira infaz hukukuna göre verilen ceza ile cezanın "yatarı" farklı kavramlar olup 2 yıldan fazla olmayan suçların yatarı bulunmadığından bu suçlar bakımından da tutuklama kararı verilemez.
Tutuklama kararı verildikten sonra soruşturma ve kovuşturma aşamasında her 30 günde bir tutukluluk durumu gözden geçirilmektedir.
Soruşturma aşamasında bu işlem cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hakimi tarafından yapılır. Kovuşturma aşamasında ise davanın görüldüğü mahkeme tarafından her 30 günde bir tutukluluk hali gözden geçirildiği gibi her bir duruşmada da tutukluluk hali yeniden değerlendirilir. Duruşmada sanığın tutukluluğu ile alakalı bir değerlendirme yapılmamış olması usuli bir eksikliktir.
Yazılı sürelerin yanı sıra şüpheli veya sanığın ve müdafinin istemi üzerine de tutukluluk incelemesi 30 günlük süre veyahut duruşma günü beklenmeden yapılır.
Tutukluluğun gözden geçirilmesi ile tahliye kararı verilen şahıs hemen serbest bırakılır. Tutukluluğun gözden geçirilmesi usulüile tutukluluğun devamına karar verilmesi halinde bu karara da tutukluluğa itirazda olduğu gibi 2 haftalık süre içerisinde itiraz edilebilir. Aynı değerlendirme itiraz üzerine de yapılmaktadır.
Yazımızda belirttiğimiz gibi tutukluluk bir güvenlik tedbiri olup tutukluluğun amacı şüpheliyi veya sanığı cezalandırmak değildir. Tutukluluğun amacı soruşturmayı daha sağlıklı yürütmek, delilleri eksiksiz olarak toplamak ve kovuşturma neticesinde sanığın cezalandırılmasına karar verilir ise kaçmasını önlemektir. Bu bakımdan tutukluluğun, henüz cezası kesinleşmeyen ve hala masum olan şahsın medya önünde zarara uğraması, iş yaşamına ve aile hayatına zarar verme amacı gütmesi beklenemez.
Soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısının ve kovuşturmayı yürüten ceza mahkemesinin en temel ceza hukuku prensibi olan masumiyet karinesine halel getirmemesi, kamu vicdanını zedelememek adına şüphelinin veya sanığın da haklarını koruması oldukça önemli ve zaruridir. 11/04/2025
Av. Özge Aktaş
Copyright 2024 Tüm Hakları Saklıdır