

Bültene Abone Ol
Bağlantılar
İletişim Bilgileri
- Mimar Sinan Mah. 1359 Sk No:7 K:2 D:3 Konak/ İzmir
- 0553 793 21 20
- 0534 577 82 62
- info@kznhukuk.com
Copyright 2024 Tüm Hakları Saklıdır
Tedbir nafakası, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ve yardım nafakası gibi türleri olan nafaka alacağı boşanma davası ile birlikte ileri sürülebildiği gibi boşanma davasından önce, boşanma davasından sonra veyahut boşanma davasından bağımsız olarak da talep edilebilir.
İçindekiler
Boşanma davası ile birlikte olsun veyahut ayrı bir nafaka davası olsun en önemli husus nafaka miktarının belirlenmesidir. Zira şartlar oluşuyor ise nafaka alacaklısına nafaka yükümlüsünün bir nafaka ödemesi yapması aşikar olup bu bedelin belirlenmesi ise konu bir para alacağı olduğu için hakkaniyet gereği önemli bir husustur.
4721 sayılı Kanun‘un “Nafaka miktarının takdiri” başlıklı 330. Maddesine göre;
"Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir."
Nafaka miktarının belirli unsurlar dikkate alınarak hakim tarafından belirleneceği örtülü olarak kanunda yazılıdır. Zira nafaka miktarı belirlenmesine ilişkin hususa ilişkin sistemimizde bir bilirkişi raporu tanzimi durumu söz konusu değildir.
Nafakanın konu olduğu bir davada hakim nafaka alacaklısının ihtiyaçlarına, bir sağlık problemi olup olmadığına, yaşamsal ihtiyaçları için aylık yapması gereken harcama miktarına ve nihayetinde nafaka yükümlüsünün sosyal ve ekonomik durumuna bakarak karar verir.
Yoksulluk nafakasında nafaka alacaklısının çalışmaya engel bir durumunun olmamasına rağmen çalışmıyor olması olumsuz bir etken iken kirada oturuyor olması, sağlık probleminin olması yahut evlilik birliğinin bozulması nedeniyle ciddi yoksulluğa düşüyor olması nafaka alacaklısı lehine değerlendirilir.
İştirak nafakası açısından ise yine tarafların sosyal ve ekonomik durumu etken olduğu gibi çocuğun yaşı, gittiği okul, aylık sabit harcamaları (okul servisi, yemekhane, kurs, sosyal etkinlik gibi harcamalar), bir sağlık problemi var ise bunun için harcanan bedel dikkate alınarak yine mahkeme hakiminin takdiri ile karar verilir.
Çekişmeli veyahut anlaşmalı boşanma fark etmeksizin, boşanma davası üzerinden geçen zaman içerisinde tarafların ekonomik durumlarında, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarında bir değişiklik olması, enflasyon nedeniyle boşanma davasında hükmedilen nafaka bedelinin ihtiyaçları karşılayamayacak derecede düşük kalması, boşanma davasında nafakanın yıllık artış oranının belirlenmemiş olması nedenleriyle nafaka artırım davası açabilmek mümkündür. Bu hem iştirak nafakası hem yoksulluk nafakası için mümkün olan bir dava türüdür.
Emsal Yargıtay kararında da görüleceği üzere mahkeme birçok etkeni dikkate alarak hakkaniyete göre karar vermek durumundadır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Karar: 2017/10742 künyeli ilama göre;
"Tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumlarına, müşterek çocukların yaşı ve ihtiyaç düzeyine, nafakanın niteliği ile önceki nafaka tarihinden itibaren geçen süreye göre yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarları biraz fazla bulunmuş, bu husus hakkaniyet ilkesine aykırı görülmüş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş; çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu, önceki nafaka tarihinden itibaren geçen süre gözetilerek ve TMK’nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak daha az miktarda nafakaya hükmetmek olmalıdır."
Nafaka artırım davası açılabildiği gibi nafakanın azaltılması davası da boşanmadan sonra açılabilecek dava türlerindendir. Zira boşanmadan sonra gelişen ve değişen koşullar tarafları ekonomik olarak da etkileyebilmektedir.
Özellikle nafaka alacaklısının boşanma davası sırasında çalışmıyor olması nedeniyle kendisine yoksulluk nafakası bağlanmasından sonra çalışmaya başlaması nafakanın azaltılması veyahut nafakanın kaldırılması davası için bir sebep oluşturmaktadır. Aynı şekilde nafaka alacaklısının bir başkasıyla evlenmesi halinde de bu dava türü ikame edilebilecektir.
Nafaka yükümlüsü açısından ise sosyal ve ekonomik durumunun değişmesi, nafaka borcunu ödeyemeyecek hale gelmesi, işsiz kalması veyahut emekli olması gibi etkenler ile nafakanın kaldırılması ya da azaltılması mahkemeden talep edilebilecektir.
4721 sayılı Kanun‘un 331. maddesine göre;
"Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır. "
Kanunun açık lafzından da anlaşılacağı üzere boşanma davası sırasındaki durum ile nafaka davası sırasındaki durumun farklı olduğu mahkemeye açıklanmalı ve buna yönelik olarak nafakanın kaldırılması ya da azaltılması gerektiği mahkemeye açıklanmalı ve dava ispat olunmalıdır. Bu durumda hakim yine delilleri değerlendirerek ve takdir yetkisini kullanarak kararını verir.
Nafaka davası;
Yoksulluk nafakası yönünden yoksulluğa düşen eş, boşanmada daha az kusurlu olması şartıyla, diğer eşe karşı bu davayı ikame edebilecektir. Yine belirtmiş olduğumuz gibi boşanma davası ile birlikte ileri sürülebileceği gibi koşulların değişmesi halinde boşanma davası sonrasında da bu dava ikame edilebilecektir.
İştirak nafakası, velayet sahibi olan eş velayet sahibi olmayan diğer eşten iştirak nafakası talep edebilecektir. Çocuk 18 yaşına gelene dek devam edecek bu nafaka türünde alacaklı taraf çocuk değil velayet sahibi ebeveyndir.
Yardım nafakası ise yoksul durumda olan alt soy veya üst soy kendisine karşı Aile Hukuku yükümlülüklerini yerine getirmeyen aile üyesine karşı bu davayı ikame edebilecektir.
Aile hukukundan kaynaklı olan bu dava türünde görevli mahkeme Aile Mahkemeleri olup Aile Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir.
Yetkili mahkeme ise boşanma davası ile birlikte talep ediliyor ise taraflardan birinin yerleşim yeri veya tarafların evliliklerini son 6 aydan beri sürdürdükleri yer mahkemesidir.
Nafaka davası boşanma davası dışında ikame ediliyor ise nafaka alacaklısı olan davacının yerleşim yeri mahkemesi yetkili mahkemedir.
Nafaka Davalarının Aile Hukukunda uzman avukatlarla yürütülmesi önem arz etmektedir. Zira nafaka alacaklısı tarafın geçimini sağlamasına yarayacak bir dava olan bu dava türü mahkemeye tüm delil, belge ve beyanların sunulması ile hakkaniyete uygun sonuçlanacaktır. Aynı şekilde nafaka yükümlüsünün açacağı davada da artık nafaka bedelini ödemeye gücünün olmadığı ve nafaka alacaklısının artık nafaka alacağına ihtiyacı olmadığı ispatlanacaktır.
Hukuk sistemimiz usulün esastan üstün olduğu, yargılamanın yavaş olduğu ve vatandaşın hakkına kavuşması için çaba sarf etmesi gereken bir sistem olduğundan dolayı alanında uzman bir avukatla davaların yürütülmesi hak kaybına uğranmaması adına önemlidir.
Av. Özge Aktaş
Copyright 2024 Tüm Hakları Saklıdır